devrim bor

islam diye bir din var.. bir de kutsal kitabı var adı kur’an-ı kerim.. arkadaş nasıl bir din nasıl bir kitapsa herkes onu farklı algılıyor.. misal adnan hoca kurana göre yaşıyor, silikon memeli kedicik besliyor keyf ediyor, meşk ediyor.. ışid kurana göre yaşıyor.. cennet vaadiyle kelle kesip insan patlatıyor.. bir diğeri kız çocuğuna cezbeleniyor.. oğlan çocuğunu badeliyor.. öteki eline alıp halkına doğru sallayıp hipnoz ediyor cühelayı.. açlıktan ağzı kokan yarabbi şükür diy or.. bir diğeri kendinden olmayana kafir diyip afaroz ediyor.. öteki, kendini seçilmiş olarak dayatıyor, allahın yeryüzündeki gölgesiyim diyor.. bir diğeri, kadını toprağa diri diri gömüp recm ediyor.. höşgörü dinidir diyor bir yandan, öte yandan kendinden olmayana tahammül edemiyor.. nasıl bir din lan bu.. ılımlısı, orta şekerlisi var, radikali var, kanlısı var kansızı var.. kellecisi var, her türlü yedek parçacısı var, bin türlü mezhepçisi var.. allahu akbar diye öleni var, allahu akbar diye öldüreni v...

doksanlı yılların başları, üniversitenin ilk yılları.. o zamanlar da ortalık karışık.. eskişehir de gözaltına alınıp bırakılmış gecenin bir yarısı bursaya dönmek zorunda kalmıştım.. şu anki kent meydanı o zamanlar şehirlerarası otobüs terminaliydi.. öğrenciyim cebimde taksiye verecek para yok.. bırak cep telefonunu ev telefonunun bile az bulunduğu zamanlar.. bilen bilir mezarlığın yanındaki karanlık tenha yoldan çarşambada oturan yoldaşların evine doğru yürümeye başladım.. bir süre sonra arkamdan ayak seslerinin geldiğini duydum.. korktum tedirgin oldum.. dönüp arkama bile bakamıyorum.. ben hızlanıyorum ayak sesleri de hızlanıyor.. yavaşlıyorum o da yavaşlıyor.. öyle bir yer ki beni orda doğrasalar cesedim üç gün sonra anca bulunur.. şubat ayı hava nasıl ayaz.. aklımdan beş korku on gerilim filmine konu olacak senaryolar geçiyor.. elimi montumun cebine soktum birden sürekli yanımda taşıdığım küçücük bıçağım değdi elime.. içimi bir cesaret kapladı bir an.. kızdım kendime.. ne k...