şimdi ankara
yanık et kokuyor, yanık insan bedeni, parçalanmış kalp, dağılmış acı, yarılmış
yürek kokuyor.. şimdi ankara kurumuş kan kokuyor.. şimdi ankarada zeytin
dalıyla uçan beyaz güvercinin kanadı bulanıyor kana.. güvercinin kanadına ateş
değiyor.. yanıyor, kanıyor..
şimdi şu an
ankaranın sokaklarda caddelerde parçalanmış ve bir daha iflah olmayacak ruhlar
dolaşıyor.. bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyor biri, ben bu acıyla
nasıl yaşarım ki diyor öteki.. keşke bende ölseydim
diyor beriki..
şimdi
ankarada hiç duymadığın kadar şiddetli bir çığlık yükseliyor dalga dalga
yayılıyor dünyanın dörtbir yanına.. duyanı sağır göreni kör ediyor, söyleyeni
lal.
geride
kalanlar gözyaşlarını saklıyor birbirinden utançla.. yüzünü eğiyor ağzını
açıyor kelimeler düğümleniyor boğazında.. kulağını kabartıyor duyamıyor..
gözünü açıyor göremiyor.. utanıyor sadece utanıyor..
ölü beyaz
güvercinlerin kızıl kanıyla belenmiş topraklara verip bedenlerini and içiyor
insan olan.. inadına diyor inadına ve elbet bir gün bu masmavi gökyüzünde
salınacak özgürce senin çocukların ağzında yeşil zeytin dalıyla.. yüreğinde
umuduyla.. gözlerinde ışığıyla gelecek.. gelecek ve kurtaracak bizi bu
acılardan.. bekle diyor.. elbet bir gün diyor.. elbet bir gün.. bekle..
Yorumlar
Yorum Gönder