distopik bir korku filminin tam ortasında
yaşamaya çalışıyoruz adeta.. sokaklar insansız çok daha soğuk, ıssız ve hüzünlü.. insanlar her zamankinden
çok daha mutsuz ve umutsuz.. sanki uzaylılar dünyayı istila etmiş de insan soyu
tükenmiş, geride kalanlar mutanda dönüşmüş gibi.. sanki bilim adamları yasadışı
bir deney yaparken kazara bir virüs geliştirmişte virüs hızla dünyayı ele
geçirmiş gibi.. sanki bütün insanlar aklını kaçırmış gibi.. sanki totaliter bir
rejim gelmiş, insani duyguları tamamen öldüren bir
ilaç geliştirmiş de topluca duygularımızı yitirmişiz gibi.. duygularına sahip
çıkanlar örgütlenmişiz de yeraltına çekilmişiz gibi.. sanki dışarı çıkmak
yasaklanmış, yaşamak yasaklanmış, nefes almak, konuşmak, gülmek, düşünmek,
sorgulamak yasaklanmış gibi.. korkuyoruz hep birlikte.. korktukça kendimize
gömülüyoruz mutsuz ve umutsuz.. yüreğimiz kavruluyor, ruhumuz üşüyor adeta..
hep bir ağızdan bir ahmet erhan şiiri tutturuyoruz sonra.. bana böylesi garip
duygular/ bilmem niye gelir, nereye gider/ döndüm işte; acı, yüreğimden beynime
sızar/ bugün de ölmedim anne..!
Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...
Yorumlar
Yorum Gönder