Ailesi, eşi,
dostu bir dönem sola, devrimciliğe bulaşmış herkesin evinde vardır.. o siyah
beyaz eski fotoğraf albümünde bazı fotoğraflarda birilerinin yüzü kesiktir..
fotoğraf o zamanlar çok kıymetli atılmaya kıyılmamış.. o an sonsuza kadar
hatırlanmak istenmiştir.. kıyamazsın.. belki bir yoldaşın demiştir, beni oradan
kesin sizin de başınız belaya girmesin.. belki sen eline alıp hoyrat bir makası
kendi yüzünü kesersin sevdiklerin için..
Kim
anlatmıştı hatırlamıyorum.. bu şiirin de böyle bir
hikayesi varmış.. az sonra polisin basacağı evden yoldaşlarında sarılıp vedalaşıyorsun..
tüm fotoğraflarımı yırtın, yakın diyorsun.. ama onlar kıyamıyor.. sadece senin
yüzünü kesip çıkarıyorlar fotoğraftan.. orda kalıyor yanağının yarısı.. kendini
boşlukla tamamlıyor.. elin dostunun omzunda öyle kalıyorsun.. sen ıslık çalan
kavaklar arasından ince ve hüzünlü adımlarla yol alırken bir türkü
tutturuyorsun sonra.. işte böyle acılı ve hüzünlü..
Tam yirmiüç
yıl evvel bugün, Sivasta, gözlerimizin önünde diri diri yakılan onlarca güzel
insandan birine.. Metin Altıok’a ait mısraların, usta ellerde işlenip..
ruhumuzu kederlere, bedenimizi uçurumlara, yüreğimizi hüzünlere yatıran
şarkıdır.. ulan yobazlar, dinciler.. siz işte böyle güzel adamları yaktınız..
umarım o cehennem vardır ve yedi katlıdır.. siz bizim ciğerimizi yaktınız
umarım o adına canlar yaktığınız Allahınız da sizi yakar kor ateşlerde..
Yorumlar
Yorum Gönder