Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kabus

dün gece rüyamda, kara giysili birileri tarafından bana bir gizli görev verilmiş.. bir tane ölmüş eşeği kilometrelerce taşımam gerekiyormuş hem de sürükleyerek.. görevi sorgulamamam gerekiyormuş çünkü sorgularsam ihanet etmiş oluyormuşum, ölürmüşüm.. o gecenin karanlığında sürüklüyorum ölmüş eşeği kan ter içinde sokaklarda.. cem adrianı görüyorum sonra bir cinayete şahitlik etmiş, kaçıp saklanması gerekiyormuş.. birlikte yürüyoruz bir meydana varıyoruz.. insanları boğuyorlar yağlı ilmeklerle.. padişahın emriymiş.. bazılarının da kafalarını duvara vura vura parçalıyorlar.. soruyoruz meğer aklı başına gelsin diyeymiş.. cem ile önce etrafımıza sonra birbirimize bakıyoruz anlıyoruz ki zamanda yolculuk yaparak ortaçağa ışınlanmışız nasıl olmuşsa.. sonra salvador dali ile luis bunuel’i görüyoruz duvarın dibine oturmuş cigara tüttürüyorlar.. ne olacak bu memleketin hali diye söylenirken koynundan bir şarap şişesi çıkartıp bize veriyor bunuel gizlice.. alın için yoksa çekilmez bu burjuva geze...

yoruyor beni bu ülke

yoruyor beni bu ülke artık bu coğrafya.. yıllardır kana doymamış bu topraklar. yoruyor kalbimi bu insanlar.. bu zihniyet bu ırkçılar bu kan emiciler.. yoruyor beynimi bu sistem bu yalanlar bu olanlar bu ölenler.. yoruyor beni bu akılsızlık.. elimi ayağımı bağlıyor bu belirsizlik.. sağır ediyor beni bu sessiz çığlık.. kör ediyor beni ölen çocuklar kadınlar.. karın içinde kanım donuyor.. ipi kopmuş boncuklar gibi vicdanım saçılıyor her yere pare pare.. parçalanıyor özüm, dağılıyor közüm.. ağzımı açıp bir şey söyleyecek oluyorum boğazımda düğümleniyor kelimeler.. bir yumruk gibi oturuyor acı.. bir kara el boynumu tutuyor sıkıyor.. tam her şey bitti derken birazcık gevşetiyor.. bir fil gelip oturuyor göğsüme sonra.. nefesim daralıyor.. bedenim acı çekiyor, ruhum bunalıyor, zihnim bulanıyor, ellerim uyuşuyor yazamıyorum.. bağırsam sesim çıkmıyor.. konuşsam kimse duymuyor.. göstersem kimse bakmıyor.. elimi uzatsam kimse tutmuyor.. böyle böyle kapanıyorum kendi benliğime.. medet ...

sol yanına çeki düzen vermeli insan

insanlar da makinalar gibi ayar vermezsen bozuluyor zamanla.. insan; kendini, ruhunu, yüreğini şöyle bir kontrol etmeli arada.. vicdanımız yerinde duruyor mu diye.. insanlığımız, milliyetimizi hala solluyor mu diye.. duyarlılığımız; ırkımızın, dinimizin, dilimizin önüne geçiyor mu hala diye.. güzellikler sol yanımıza akıyor mu diye mesela.. arada test etmeli insan insanlığını.. bir duvar ustasının dediği gibi, sol yanına çeki düzen vermeli insan arada..

rüyalarım

Rüyamda kendimi, sürekli kendini tekrar eden, sonsuz döngüye girmiş üç boyutlu bir korku-gerilim filminin içine bırakılmış olarak görüyorum.. atlılar geçiyor tepeleyerek üzerimden toza toprağa karışıyorum ölmüyorum.. Sonra bir savaşın ortasında buluyorum kendimi.. çapraz ateş arasında kalıyorum kurşunlar delip geçiyor ciğerimi ölmüyorum.. bombalar patlıyor dört bir yanımda, yanıyorum, kanıyorum ama ölmüyorum.. yıkık dökük savaş kalıntıları arasında bir dost yüzü arıyorum göre miyorum.. Sonra sahne değişiyor, fırtınalı bir çölde gözüme kaçan kum tanelerinin arasından su arıyorum bulamıyorum susuzluktan ölmüyorum.. karanlık kasvetli bir havada şimşeklerin altında kalıyorum ölmüyorum.. asit yağmurları yağıyor.. koluma damlıyor değdiği yeri yakıyor, oksijenim tükeniyor nefes alamıyorum ölmüyorum.. Can çekişen insanlar görüyorum sonra.. yardım istiyorlar benden.. elimi uzatıyorum boşluğa değiyorum, tutamıyorum, dokunamıyorum hiçbirine.. karlı tepelerde buluyorum kendimi bir an üşüy...