Ana içeriğe atla

hayır



rüyamda kocaman bir çınarın altında, usulca çağıldayan bir derenin kenarında, efil efil esen bir rüzgarın bağrında, sararmış yaprakları kocaman ayaklarıyla ezerek gelen aksakallı, pakyüzlü, uzun entarili bir dede gördüm.. gel yawrım korkma ben senin deden sayılırım dedi.. o an içimi bir ferahlık bir huzur kapladı.. vardım dedenin buruşuk ellerini öptüm niyaz eyledim..

asasıyla çenemden tuttu ayağa kaldırdı beni.. bak yavrucum ben dahil kimseye böyle hörmet etme, ne biliyorsun ben kimim.. gandalf mıyım yoksa saruman mı.. dikkat et alem puşt olmuş gızıım dedi.. her sakallıyı deden sanma yavruum dedi.. beyaz saçlarını omuzunun ardından savururken, beyaz uzun sakalını yele verdi.. asasını bir kayaya yasladı ve yaşlı gözlerini kısarak uzaklara devirdi.. bir süre öylece kaldı..

ben içimden töbe bu nasıl aksakallı dede lan diye düşüncelere dalmışken asasıyla omzumu dürttü.. buyur dede dedim saygıyla.. sol elimi açtı ve içine bir tane tohum koyup kapadı avucumu.. bu tohuma iyi bak evlat.. çünkü bu seni ve ülkeni kurtaracak, barışı, huzur getirecek olandır.. ek bunu insanların yüreğine yeşersin.. aydınlık yarınlar seni ve halkını bekliyor.. hayde cnm kal sağlıcakla.. öpt. kib. byee..

birden yeşil dumanlar yükseldi etrafımızda toz dumana karıştı gözlerimi açtığımda dede yoktu.. uzaktan akan derenin sesi, ılık rüzgarın yüzümü okşayan şevkati, altında durduğumuz koca çınarın yapraklarının neşeyle raks edişi ve koynuna alıp barınak ettiği beyaz güvercinlerin cıvıltısından başka bir şey yoktu..

o neydi gıı diye kendi kendime düşünürken sol avucumda sımsıkı tuttuğum tohumu gördüm sonra.. bundaki şifre gizem nedir acaba, neden ben, neden tohum falan diye irdelerken tohumun üstünde bir kelime yazdığını farkettim şaşalayarak.. gözlerimi kısarak baktım ve gördüm o an ve okudum son sesimle.. ‘’hayır’’ yazıyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karakolda Ayna Yok

    Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...

Kendi Karanlığında Boğulmak

    Büyük travmalar yaşayıp, acılarıyla yüzleşememiş insanlar; bilinçaltının da yardımıyla kendine birer savunma mekanizması geliştirirler. Bir daha aynı noktaya dönmemek için, o yaşadıklarını bir daha yaşamamak için etrafına görünmez duvarlar örerler. Bu insanlar günlük hayatlarını maskelerle yaşarlar. Kimseye güvenmezler, içlerindeki yaraya ulaşabilecek duygusal ilişkilere girmezler. Görünüşte hayatından memnun, mutlu mesut, esprili tiplerdir genellikle. Her şeye gülüp geçerler  herkesle alay ederler, kibirli ve soğukturlar. Yaralarını onlara hatırlatan müziklerden, romanlardan, filmlerden kaçarlar. Duygulanmazlar, sevmezler, acımasızdırlar. Dışarıya gösterdikleri kabukları o kadar serttir ki, gözlerindeki keder belli olmasın diye, donuk bir ifade ile bakarlar, göz göze gelmekten kaçınırlar, sevgiyi zayıflık olarak görürler, o yüzden sevilmezler de. Kontrollü birer ruh hastasıdır her biri, soğukkanlı birer duygu katili aynı zamanda.     Yüzleşemedikleri ac...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Lise yılları, köydeyiz kayısı topluyoruz. Şimdilerde rahmetli olmuş akraba bir kadın, annemin ağzına girmiş hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor bana bakarak. Çaktırmadan yaklaşıyorum merakla. Filankesin oğlu senin kıza talip oldu diyor, durumları iyi, ver kızı rahat eder diyor, ver kızı size de faydası dokunur, zenginler, varlıklılar diyor. Annem uzun uzun dinliyor, ne söyleyecek diye merak ediyorum, kulak kabartıyorum heyecanla. Birden başını kaldırıp sert, bir o kadar da net bir ses tonuyla, benim kocaya verecek kızım yok diyor, ‘’benim kızım okuyacak…’’ O an annemin boynuna atlayıp, iyi ki benim annemsin demek istiyorum ama muhabbeti duyduğum anlaşılmasın diye usul usul kayısı toplamaya devam ediyorum, yüzümde hınzır bir gülümseme. Ondan sonraki gelenlere de, annem hep aynı cümleyi kuruyor. Benim kızım okuyacak! Benim kızım okuyacak.. Okudum ben de, hep okudum. Kitap okudum, düşünmeyi öğrendim, okul okudum hayatı öğrendim, üniversite okudum, direnmeyi öğrendim, haksızlığ...