sisli puslu bir deniz beliriyor önce.. koyu maviye çalan denizi köpükleriyle beyaza boyayan bir gemi süzülüyor nazlı nazlı.. bir adam güvertede oturmuş başını göğe kaldırmış martıları seyrediyor..
biraz yaklaşıyorum, yüzünde tedirgin gölgeler mi dolaşıyor.. hayal kırıklığı mı gözlerindeki yoksa dudağının kenarında belli belirsiz bir gülümseme mi var kestiremiyorum..
birden başını çeviriyor, yarı kırgın yarı solgun biraz da acıdan çatallaşmış sesiyle.. ‘’güvercinlerin kanatlarını kana buluyorlar mı hala’’ diye soruyor ruh halinin güvercin tedirginliği içinde..
başımı önüme eğip susuyorum.. sol gözünden bir damla yaş süzülüyor, bir şey söyleyecek oluyorum boğazımda düğümleniyor kelimeler.. elimi uzatıyorum dokunamıyorum..
kederli yüreğini, gölgeli solgun yüzünü, kırgın hüznünü, özlemlerini, umutlarını asıyor cevapsız sorularına.. karanlık rüzgarlara karşı kanat çırpan bir albatrosun peşine takılıp gözden kayboluyor sonra..
Yorumlar
Yorum Gönder