dalından sakındığı budağından kopan yaprağını feda eden ağaç..
gözyaşı döker mi acep.. canı acır mı vedalaşırken, yüreği burkulur mu..
nereye gider hüznü, kederi.. gözyaşlarını hangi mecraya akıtır..
yaprak yağmuru altındaki o uğultulu kentin dinmeyen inlemesine mi verir kederini..
yoksa her kopan yaprağın gövdesinde bıraktığı ince ama derin çukura mı yakar ağıdını..
biz ne bileceğiz.. nerden bileceğiz.. bilemeyiz ki..
en son ne zaman bir ağacın gövdesine elimizi koyup kalp atışlarını dinledik ki..
biz ne biliriz ki.. yollarda üstümüze yağan yaprakların gözyaşlarının, rüzgara gönlünü kaptırışını..
bilsek.. onların üstüne basa basa, öğretilmiş bir romantizme kapılıp, yalandan hüzünlenir miydik hiç..
ah bir bilsek, bir kulak kabartsak çıtırtılarına, çığlıklarına, yalnızlıklarına,
içimize içimize ağlardık belki.. gelmiş geçmiş tüm ayrılıkların ve vedaların anısına..
Yorumlar
Yorum Gönder