Ana içeriğe atla

sıkıldım

Sıkıldım bu dünyanın bedliklerinden.. sıkıldım
Hep aynı tekrarlardan sıkıldım
İnsanların birbirini anlamamasından sıkıldım..
İnsanların birbirini üç kuruş çıkar için kullanmasından sıkıldım
İnsanların bencilliğinden sıkıldım
Çocukların, kadınların ve hayvanların katledildiği bu sistemden sıkıldım
Üretemeyip birbirini taklit eden insanlardan sıkıldım
Savaşlardan, kandan, ırkçılıktan beslenenlerden sıkıldım
Yalancı gülümseyişlerden.. samimiyetsiz sohbetlerden sıkıldım
Dünya yanarken, tek derdi kendi olan atarlı giderli eziklerden sıkıldım
Sevgisiz ilişkilerden, göstermelik yaşantılardan sıkıldım
Sanatsız, edebiyatsız, felsefesiz anlamsız muhabbetlerden sıkıldım
Kalitesiz, niteliksiz insanlardan sıkıldım
Özensiz, tek taraflı, hepbanacı arkadaşlıklardan sıkıldım
İnsanların birbirini kırmasından sıkıldım
Hatayı özünde aramayıp başkasına atan kıskançlardan sıkıldım
Maskelerden, aynalardan, mış gibi yapanlardan sıkıldım
Kendini kasanlardan, içinde bir damla iyilik bulundurmayanlardan sıkıldım
Gönlünü yüreğini genişleteceğine, egosunu genişletenlerden sıkıldım
Hayatı yaşamak yerine, saçma sapan kasanlardan sıkıldım
Kendi rahat etsin diye başkasını ateşe atanlardan sıkıldım
Ahlaksız siyasetçilerden onursuz ve gurursuz şahsiyetlerden sıkıldım
Dünyanın güneş etrafında dönmesinden bile sıkıldım
Uzaylıların gelip bizi bulmaya değer görmemesinden sıkıldım
Bilimin aydınlığı dururken, karanlıklara meyledenlerden sıkıldım
Cesarete karşı basiretsizliğin ve korkaklığın galip gelmesinden sıkıldım
Uzayda bir nokta kadar bile yer kaplamayan bu gerzek gezegende
İnsanların kendini bir halt görmesinden sıkıldım..
Velhasıl her şeyden, herkesten, ayrım etmeksizin aynı derecede sıkıldım..
Bunaldım..





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karakolda Ayna Yok

    Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...

Kendi Karanlığında Boğulmak

    Büyük travmalar yaşayıp, acılarıyla yüzleşememiş insanlar; bilinçaltının da yardımıyla kendine birer savunma mekanizması geliştirirler. Bir daha aynı noktaya dönmemek için, o yaşadıklarını bir daha yaşamamak için etrafına görünmez duvarlar örerler. Bu insanlar günlük hayatlarını maskelerle yaşarlar. Kimseye güvenmezler, içlerindeki yaraya ulaşabilecek duygusal ilişkilere girmezler. Görünüşte hayatından memnun, mutlu mesut, esprili tiplerdir genellikle. Her şeye gülüp geçerler  herkesle alay ederler, kibirli ve soğukturlar. Yaralarını onlara hatırlatan müziklerden, romanlardan, filmlerden kaçarlar. Duygulanmazlar, sevmezler, acımasızdırlar. Dışarıya gösterdikleri kabukları o kadar serttir ki, gözlerindeki keder belli olmasın diye, donuk bir ifade ile bakarlar, göz göze gelmekten kaçınırlar, sevgiyi zayıflık olarak görürler, o yüzden sevilmezler de. Kontrollü birer ruh hastasıdır her biri, soğukkanlı birer duygu katili aynı zamanda.     Yüzleşemedikleri ac...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Lise yılları, köydeyiz kayısı topluyoruz. Şimdilerde rahmetli olmuş akraba bir kadın, annemin ağzına girmiş hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor bana bakarak. Çaktırmadan yaklaşıyorum merakla. Filankesin oğlu senin kıza talip oldu diyor, durumları iyi, ver kızı rahat eder diyor, ver kızı size de faydası dokunur, zenginler, varlıklılar diyor. Annem uzun uzun dinliyor, ne söyleyecek diye merak ediyorum, kulak kabartıyorum heyecanla. Birden başını kaldırıp sert, bir o kadar da net bir ses tonuyla, benim kocaya verecek kızım yok diyor, ‘’benim kızım okuyacak…’’ O an annemin boynuna atlayıp, iyi ki benim annemsin demek istiyorum ama muhabbeti duyduğum anlaşılmasın diye usul usul kayısı toplamaya devam ediyorum, yüzümde hınzır bir gülümseme. Ondan sonraki gelenlere de, annem hep aynı cümleyi kuruyor. Benim kızım okuyacak! Benim kızım okuyacak.. Okudum ben de, hep okudum. Kitap okudum, düşünmeyi öğrendim, okul okudum hayatı öğrendim, üniversite okudum, direnmeyi öğrendim, haksızlığ...