Yeniden çocuk olsak keşke. Mahmut hoca, hababama tatlı sert çıkışsa. Yaşar usta, patrona insanlık dersi verse. İnek Şaban, Güdük Necmi’ye eşşoleşşek dese. Tarık Akan dolmuştan eğilip Gülşen Bubikoğlu’nun yanağından öpse. Zeki Alasya ile Metin Akpınar dohuzyüz dohsan dohuz diye altın saysa. Ayşen Gruda, Vecihi’nin yolunu gözlese, Kibar Feyzo, Faşo ağanın havuzuna işese, Maho ağa, kovmireem ulaa kovmirem dese. Köyün kızları koro halinde, Kibar Feyzo niçin niçin, yanıyorum senin için diye şarkı söylese. İhsan Yüce, kız güloo kendini teslim etmiyesin o namıssıza dese. Erol taş, kocaman etleri, butları vahşi bir iştahla kemiğinden sıyırsa. Gene geliyorum yılanoğlu dese Sunal. Fatma Girik, yavrusunu kapan kartalı yakalayıp taştan taşa vursa. Tellioğulları ile seferoğulları, sirkeli turşuyla limonlu turşu tadında savaşsa. O bir türlü büyümeyen tipsiz oğlan hababamın kazık kadar öğrencilerine gülüp dalga geçse. Aç kapıyı Veysel efendi derken onlar, Hafize ana zili çalsa, Vecihi uçağını üstümüze sürse, Adile teyze, hadi benim kuzucuklarım, iyi uykular deyip bizi yataklarımıza yollasa. Rüyamıza gulyabani girse keşke..
Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...
Yorumlar
Yorum Gönder