Baharın en güzel tarafı nedir biliyor musunuz. Baharın en güzel tarafı; ne muhteşem manzaralarının hoşluğu, ne de gönül yaylarımızın gevşemesinin boşluğudur. Baharın en güzel tarafı; aylar boyu içimizde besleyip, büyüttüğümüz ve en ufak bir başkaldırıda zindanlara hapsedip kilit vurduğumuz, en karmaşık kodlarla şifrelediğimiz güzelliklerin kilidinin, bir gün ışığına, tazecik yeşil yaprak kokan bir ılık havaya, iki kuş sesine tav olup kendiliğinden çözülmesidir. Ruhumuzun üstündeki buz kalıplarının birer birer erimesidir. Tüm şifreli zindanların kapısının aralanıp duyguların azad edilişidir. Baharın en güzel tarafı 'oh be bu kışı da atlattık, şükür yaşıyoruz' duygusunun hissedilmesidir. Baharın en güzel tarafı; evrenle olan uyumumuz, evrene göbekten bağlı olduğumuzun kanıtıdır. Velhasıl bahar candır, kandır, hayattır ve dahi nefestir yorgun bünyelere..
Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...
Yorumlar
Yorum Gönder