Çocukken; bilmem nerelere dayanan kökenimizin kutsal bir ritüeli olarak, bayram gecesi kına yakılırdı ellerimize. Sonra da, çarşafa yorgana bulaşmasın diye sararlardı temiz beyaz bir bezle özenle. En kırmızı benimki olacak kavgasıyla, dama serilen yatağımıza girer, rüyamda benim kınamın tutmadığını, herkesin avucunun kıpkırmızı olduğunu görür, sabahı zor ederdim. Nasıl ettiğimi bilmediğim o sabahın ilk ışıkları yüzüme vurduğunda uyanır, gördüğümün rüya olduğuna sevinir, aceleyle bayramlığımı giyer, ağaçların otların arasında kaybolmuş o daracık yolu koşarak, o derenin kenarındaki, o hiç durmadan akan çeşmeye yönelirdim. Daha suya varmadan ellerimi birbirine sürter, avucumdaki koyu kızıllığa düşen ilk gün ışıklarıyla heyecanlanır, ellerimi soğuk suyun altına sokardım. İşte o zaman rahatlardım derinden, benim kınam da tutmuştu işte. Çocuk sevincimle, ellerimi annemin bayram için diktirdiği puantiyeli kırmızı elbiseme siler, neşeyle şeker toplamaya koyulan çocukların peşine düşerdim. İşte şu an, şu saate, şu yaşta, o çocuk heyecanımı, sevincimi, neşemi özlüyorum. -Kayda geçsin başkaca özlemi yoktur.
Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...
Yorumlar
Yorum Gönder