Biz küçükken mahallede, köyde biri öldüğünde en azından üç gün yas tutulurdu. Ölenin kim olduğu, dini, dili, ırkı, kimliği, tanıdık tanımadık olması önemli değildi. Annem televizyon açmamıza kızardı. Açsak bile kısık sesle açılır, neşeli müzikler dinlememiz yasaklanırdı. Eminim tüm Anadolu insanı da bu kültürle büyümüştür. Hatta bırak Anadolu’yu, tarihsel olarak bütün dinlerde, kitaplarda, kültürlerde, ölüye, korkuyla karışık bir saygı vardır.
Daha önce de böyle miydiniz bilmiyorum ama ben ilk Van depreminde şahit oldum kanım donarak bu halinize. Sonra artarak devam etti. İstisnasız her ölende, katliamda, birileriniz çıkıp ağzından salyalar saçarak höykürüyor, sevinç çığlıkları atıyorsunuz. Parçalanmış, yanmış cesetlere, ölü çocuklara vahşi bir iştahla seviniyor ve bunu normalmiş gibi orada burada yazıp, kendiniz gibileriyle daha da katmerliyorsunuz. İnsanların acılarını dahi yaşamalarına izin vermiyorsunuz. Kanayan yaralarına bir bıçak da siz sokuyorsunuz, kalan ciğerini bir de siz söküyorsunuz. Öleni bile tekrar tekrar öldürüyorsunuz.
Gerçekten merak ediyorum siz ne zaman bu kadar kötü oldunuz. İlk ne zaman başladı bu alçaklığınız. Kötülük tohumlarını bünyenize ilk kim ekti. Ne yaptığınızın farkında mısınız. Bilerek mi yapıyorsunuz yoksa hasta mısınız. Hepimiz aynı kültürle büyürken bazılarımız neden bu kadar kirlendi, nasıl kurudu kalpleri, nasıl kör oldu yürekleri. Nasıl çıktınız insanlıktan ilk. Ben size öfkelenmekten bile yoruldum, siz yorulmadınız şeytanın suretine girip dolaşmaktan. Biliyor musunuz artık size kızmıyorum, sadece acıyorum ve imkansız ama tek dileğim bir gün aynı şeyleri yaşadığınız zaman ne yaptığınızın farkına varıp utanmanız.
Yorumlar
Yorum Gönder