Orta sondayım sanırım seksenli yıllar. Eve bir teyp alınmış çift kasetçalarlı. Abim şehirden üç tane kaset getiriyor. Her gün dinliyoruz işimizin adı ney. Biri Ruhi Su öteki Selda Bağcan beriki de Ferhat Tunç. Sözleri garip müzikleri bir tuhaf ama dinleye dinleye alışıyorsun bir süre sonra. Arkadaşlarımın dinlediği müziklere hiç benzemiyor. Kimi Cengizci kimi Ferdi hayranı kimi Müslümcü, Orhancı. Az asortik kızlar, Nilüfer ve Sezen dinliyor. Bir onlara bakıyorum bir de bizim evde çalanlara anlamsız geliyor onlarınki bana. Ruhi diyor sabahın bir sahibi var, sorarlar bir gün sorarlar, öteki diyor şehirde ojeli parmakları yazma, köyde nasır tutmuş elleri yaz gazeteci yaz, diğeri alıyor sazı, işkencede günlerce özgürlük mahkumları diyor. Diyorum bunlar ne diyor ne anlatıyor. Sonra duyuyorum özgün müzikmiş adı. Özgün müzik bu, bir havası var yani o zamanlar. Sonra işte Ahmet Kaya giriyor hayatımıza. Sonra mı sonrası da işte bildiğiniz gibi. Velhasıl hesabım yanlış değilse eğer ben Ruhi Su’yu O yaşarken dinlemişim ve aynı dönemde nefes almışım onunla. Bugün onun ölüm yıl dönümü imiş. Ne özgün ne babacan ne özel ne dolu dolu büyüleyici bir sessin sen hala hatıralarımda. Sevgi, saygı ve özlemle. #RuhiSu
Doksanlı yılların ortaları. Daha yaşanabilir bir dünya hayaliyle, kelle koltukta mücadele edip, fırtına gibi estiğimiz zamanlar. Bunun sonucu olarak bilfiil tutuklanma, gözaltı, takip, polisten, jandarmadan kaçış, faşistlerle kavga dövüşten bunalmışım, bir parça nefes almak adına kalkmışım Malatya’ya ailemin yanına gelmişim. Bir yanı şehrin modern caddelerini arşınlarken, öte yanı toprağa göbekten bağlı, yarı feodal ailemin o aralar en büyük sorunu olan tarla bahçe işleri ile ilgileneyim dedim. Köydeki tarlalarla ilgili bir devlet teşviği mi ne varmış, herkese vermişler, bizimkilere vermemişler. Nasıl vermezlermiş ya, hadi kalk gidelim de neden vermiyorlarmış bir öğrenelim diye artislik yapıp, aldım annemi kalktık gittik Akçadağ’a. Bilumum resmi kurumun küflü odalarında canından bezmiş, salla başı al maaşı tadındaki memurlarından, bugün git yarın gel cevabına aldırış etmeden gezdik dolaştık, en son nüfus müdürlüğüne vardık bir evrak almak için. Adam dedi, bu evrağı ...
Yorumlar
Yorum Gönder