Çocukken; yılbaşını büyük bir hevesle bekleyip, o büyük gün geldiğinde, sobanın etrafında toplanıp mandalina ve karışık çerez yerken, yeni alınan grundig marka renkli televizyonda dansözün çıkmasını beklerdik ailecek. Annemizi, bak uyursam beni uyandır tamam mı, söz mü diye tembihlerken, çok amaçlı kuzine sobanın üzerine konulan mandalina kabuklarının kokusu, Belkıs Akkale’nin türkülerine karışır, çocuk bünyemiz, daha saat 24 ü vurmadan, bulduğu bir köşeye sızar en masum uykulara dalardı. Sabah uyandığımızda, ama bu nasıl yeni yıl ya, eskisinin tıpkısının aynısı diye durum değerlendirmesi yaparken, yeni hayal kırıklarıyla tanış olurduk. Ne ara büyüdük biz ya, ne ara bu kadar cool olduk..